29 Aralık 2007

Ahimsa ve Vejetaryenlik -1-

"sut içen vejateryanlık hint kokenlidir cunku onlar sutu ( inegin
kutsallıgı ve bazı eski yazıtlarda sute ithaf edilmis hikayelersebebiyle) kutsal sayarlar. içmek biryana tapındıkları heykelleri bile sutle yıkarlar bu sana bakıs acıları ıle ilgili biraz bilgi verir umarım."

Arkadaslar, merhaba.

Vejetaryen gruba gonderilen bir mesaja vergigim cevabi sizlerle de paylasmak isterim:

Hindistan'daki vejetaryenlik, yaygin olarak lakto vejetaryenliktir. Once neden et yenmedginden bahsedelim, cunku bu bize neden sut ictiklerini aciklayacaktir. (mesajda bahsedildigi gibi kutsallikla isin pek ilgisi olmadigi da boylece anlasilacaktir.) Diger hint ekolleri ve yoga felsefesinin temelleri bazi ilkelere, bunlarin basinda da Ahimsa - zarar vermemeye dayanir. Buna gore kisi yasadigi evrene saygi gostermelidir. Bunun cok farkli bakis acilari vardir, ornegin yerlere cop atmamak da zarar vermemenin icinde gecer, bir kisiye hakaret edip onu kirmamak da. Ama ben size ozellikle besinlerle ilgili olarak "zarar vermeme"den bahsetmek istiyorum:

Kisi hayatta kalabilmek icin oldurmek (yani zarar vermek) durumundadir. Ornegin her nefes alis verisimizde, bir cok mikro
organizmayi icimize cekeriz ve hayatlarina son veririz, her yurudugumuzde -farkinda olmasak da- bir cok kucuk bocegi, karincayi oldururuz... Bu nedenle kisi cevresine yasadigi surece "bir nebze de olsa" mutlaka zarar verir. ama hint ekolleri bunu en azda tutmanin dogru davranis sekli oldugunu soylemektedir. Suur seviyelerine baktigimiz zaman, en dusuk suur seviyesi taslar ve mineraller, daha sonra bitkiler, hayvanlar ve son olarak insanoglu gelir. Kisi eger sartlar musaitse, en dusuk seviyeli suur seviyeli olandan baslayarak tuketime - asiriya kacmadan- gitmelidir. Yani felsefenin temelinde tapinma yoktur, "yasama saygi" vardir. Buna gore, bitkiler ozellikle oncelikli olarak tuketilmesi gereken besinlerdir,
bitkilerle beslenmenin yeterli olmadigi durumlarda hayvanlarla da beslenilebilir - ancak bu sadece gercekten bitkilerin bulunmadigi durumlarda gecerlidir. kisi yasama saygi gosterirken, kendi bedenini de goz ardi etmez, cunku kendi bedeni de bu yasamin bir parcasidir ve "insan" suur seviyesine sahip bir varlik olarak, acil bir durumda (bitkilerin bulunmadigi bir yerde 30 gun gecirmek durumundaysa) yasamak icin hayvan da yiyebilir (yani bir hayvani kendi yasami icin kurban edebilir) cunku baska turlu bedenini idamesi mumkun olmayacaktir. Ya da baska bir bakis acisiyla bakarsak, ornegin tibette vegan olmak soz konusu olamaz, cunku o kadar yukseklikte bitki yetistirmek mumkun degildir. Bu durumda burada yasayan insanlarin vegan olmamalari sartlar nedeniyle mumkun degildir. Demek ki, beslenme cevre sartlarina gore de degiskenlik gosterebilmekte...Hindistan'da oncelikle bir heykelin put olmadigini soylemek isterim. hindistan'da bulunan heykellerin hristiyan haçından farkı yoktur, sadece bir semboldur ve disaridan bakildigi zaman cok tanrili gorunmekle birlikte, hindistan'da sembol uzerinden -tek, ayni ve bir olan- Tanri'ya ibadet vardir. Ayni sekilde sadece inekler degil, tum hayvanlar yani yasam kutsaldir. Bu nedenle, gereksiz yere ya da keyif icin (beslenme aliskanliklari keyif tanimi icindedir) hic bir canlinin cani alinmamali ya da hayvanlar incitilmemelidir.

Sembollerin sut ile yikanmasinin aradinda ise Tanrı'ya sunum vardir, sut degerli bir besin maddesi oldugu icin (1 milyar nufuslu bir ulke oldugunu ve sutun temel bir besin oldugunu hatirlayalim) icecegi sutu, bir sembol uzerine samimi bir inancla dokmek, bir kiliseye, camiye bagis yapmak kadar degerli bir davranis bicimidir. Bu bakis acisina gore, heykelin sut ile yikanmasinin kendisine bir getirisi olmayacagi aciktir ama bu sutu doken kisi, degerli bir kisisel mal varligini (icebilecegi sutu) Tanri ile paylasmakta, ona sunmaktadir.

Umarim sozlerim biraz aciklayici olmustur...

Selamlar,

Anu.

Hiç yorum yok: