Dünya üzerinde bir çok farklı yoga okulu vardır. Ancak bu okullara baktığımız zaman, bir çoğunun birbirinin türevleri olduğunu görürüz. Örneğin, Hatha Yoga olarak bilinen fiziksel duruşlar ve nefes çalışmalarının bandha ve mudralarla birlikte yapıldığı okul Raja Yoga'nın bir alt koludur. Yoga'yı bir sistem haline getiren yani mevcut yoga bilgisini tek bir kitapta toplayan Patanjali*, dünyadaki insan sayısı kadar yoga okulu sayısı olduğunu söylemiştir. Bunu söylemesinin neden, aslında yoga'nın kişiselleştirilebilme özelliğindendir, herkes belli kurallar içinde kalmak koşulu ile yoga'yı kendi istediği biçimde uygular - elbette eğer size bir yol gösteren guru'nuz varsa ya da yolunu tercih ettiğiniz bir okulunuz varsa, bu okulun ya da kişinin size tavsiye ettiği yolda ilerlemeniz en iyisidir. Biz burada 4 temel yoga okulunu inceleyeceğiz.
Farklı yoga okulları hakkında bilgi sahibi olmak neden önemli?
Bu kadar yoga okulu olmalı mı? Kesinlikle evet! Bunun en önemli sebebi herkesin aynı tip ve karakterde olmamasıdır. Herkes birbirinden farklıdır, örneğin biri araştırmacı bir karaktere sahipken, bir diğeri daha çok duyuları üzerine eğilmek isteyebilir. Şimdi siz bu iki farklı mizaçtaki kişiye aynı yoga türünü uygulatmaya çalıştığınızda, bir kişi için iyi gelen yolun diğeri için işlemediğini, birini mutlu edenbir yolun diğerini tamamen mutsuz ettiğini görürsünüz. Bu metinlerde şu şekilde açıklanır; "Biri için nektar olan, diğeri için zehir etkisi gösterir." Bu nedenle, kişinin öncelikle bu farklı okullar hakkında bilgi sahibi olması, izleyeceği yolu seçmesi açısından önem teşkil eder. Böylece kişi, önce bilgi sahibi olacak, belki ufak denemelerle farklı okullardan farklı uygulamalar yapacak, daha sonra kendisine en çok uyanı tercih edecektir. Elbette, biraz önce de dediğimiz gibi, eğer kişi adına seçim yapabileceğine inandığı bir gurusu varsa, bu gurudan da yardım alması olasıdır; bir guru size günlük olarak takip edeceğiniz programı, meditasyon sırasında kullanmanız uygun olan konsantrasyon tekniğini, vs gibi bir çok konuda fikir verebilir.
Ancak burada şunu belirtmekte fayda var, kişi bir yolu seçtikten ve belli teknikleri uygulamaya başladıktan sonra, yani deneme aşamasından sonra, artık bir yolu tercih etmesi ve o yolda yürümesi tavsiye edilir. Bunun sebebi çok açıktır: Ruhsal hayatta da, günlük hayatlarımızda olduğu gibi bir kısa yol yoktur. Eğer kişi ruhsal anlamda bir deneyim elde etmek istiyorsa, samimi olması, bu yolda ısrarlı çaba göstermesi, yola inancı olması ve kendini adaması ve hedefini sürekli olarak hatırlaması gereklidir. Unutmayalım ki ilerleme başka türlü sağlanmaz - tıpkı fizik plandaki başarılarımızda olduğu gibi, hani hep verdiğimiz bir örnek var, dünyaca ünlü virtüöz olmak için haftada bir gün yarım saat çalışmak yeterli olmaz diye. Bu örnekte iki nokta çok önemlidir: (1) sadece yetenekli olmak yetmemekte, aynı zamanda düzenli olarak çalışmak da başarı için şarttır, (2) dünyaca ünlü bir virtüöz olmada birilerine rüşvet vermek işe yaramaz, kişi kendi bileğinin gücüyle buraya gelmelidir. Kendisinin yerine bir başkasının çalışma yapması da aynı şekilde kişiye fayda getirmeyecektir, kişi ancak düzenli ve azimli bir uygulama ile başarı sağlayacaktır. Bu örneği hep aklımızda tutalım.
Yoga'da her yol aynı amaca gider; birliğe. Eğer yapılan çalışmanın nihai hedefi "birlik" yani kişinin tam olduğunu hissetmesi, hiç bir şeyin kendisinde eksik olmadığını bilmesi, huzura kavuşması, mutlu olması yani nihai özgürlük mokşa, kaivalya olarak tanımlanan aydınlanma değilse, yoga yapılmıyor demektir. Yoga, kişinin kendisi, çevresi ve nihayetinde evren ile uyumlu olduğu böylece uyum ile huzur ve mutluluğu yakaladığı bir yöntemdir. Peki tüm bunlar biraz soyut kaçmıyor mu? Bunu sağlamanın, günlük hayatlarımızda bize etkisi ne olacak? Kişi yoga yapmaya başladığında, öncelikle kendisiyle daha barışık bir hale gelecektir, böylece kişi kendisiyle el sıkışacak ve kendisini olduğu gibi kabul edecektir - iyisiyle ve kötüsüyle! Bu kabullenme unutmayalım ki, ruhsal hayatta olmazsa olmaz bir kuraldır. Kişi öncelikle kendisinin mevcut durumunu ve geçmişini kabul eder. Elbette bu, kişinin ilerleme göstermek için çaba sarf etmemesi anlamına gelmemektedir, kişi mevcut durumunu kabul ederek, aslında gelişim için de kendi önünü açar... Kabul edersiniz ki, bunu başarması için de kişinin melankoliye kapılmaması gerekmektedir. Yani, geçmişte yaptığı falanca işlerden dolayı "umutsuz vak'a" olduğunu düşünmesi ve artık kendisi için herşeyin çok geç olduğunu düşünmesi kişiye yardım etmez ve yoga sistemi bu kişiye şunu söyler: "düşünün ki, düne kadar geçmişte seni rahatsız edecek bu davranışlarını bile bilmezdin. Halbuki şimdi düne kadar çok büyük bir gelişim gösterdin ve öncelike bu davranışları tespit ettin. Yol yarıladın bile. Artık bundan sonra yapman gereken tek şey, bu yabanıl otları temizleyerek, yeni tohumlar ekmen olacaktır!" Bu nedenle, herkes yoga yapabilir, yoga yapmanın bir ön şartı yoktur! Bir hırsız da, bir katil de, çok zengin bir kişi de,çok fakir bir kişi de, tamamen eğitimsiz biri de, tam bir entellektüel de yoga bilgilerini hayatında uygulamaya başlayabilir. Şunu unutmamak gerekir ki, evrensel bilgi herkese açıktır, kimsenin, hiç bir kurum ya da kuruluşun tekelinde değildir. Bunu bir güneşe benzetebiliriz. Evrensel bilgi güneş gibidir, ışığını herkese, kimseyi ayırmadan ve kimseye iltimas geçmeden verir. Eğer güneş ışığından faydalanmak istiyorsanız, panjurları açmanız yeterlidir, hemen odayı doldurur, güneş "hayır, bu odadaki kişiyi sevmedim, ışığımdan bu kişilerin istifade etmesini istemiyorum!" ya da "ben filanca kişiyi çok seviyorum, ona daha çok ışık vereyim" gibi bir ayrım yapmaz. İşte yoga bilgisi de, tüm evrene ve herkese açık bir bilgidir. Ancak elbette, bu bilgiyi sadece almak isteyenler alacaktır, almak istemeyenlerse bilgi önlerinde durduğu halde, görmeyeceklerdir, tıpkı güneş tüm gün boyunca gök yüzünde parladığı halde, bu ışığı almamak için perdelerini sıkı sıkı kapatan kişiler olması gibi. Güneş, dikkat edeseniz bu kişilere de zor kullanmaz, ışığımı niye almıyorsunuz demez, almaları için baskı da kurmaz. Güneş sadece ışık verir, bu ışığı almak isteyenin almasına, almak istemeyenin de almamasına izin verir! Bir guru da bu açıdan baktığınızda, güneş gibidir, çünkü bir guru da bilgi kaynağıdır, bilgiyi direkt olarak deneyimle alır.
Burada size bir kitaptan kısaca bahsetmek istiyorum; Yoga Vazişta isimli çok temel bir yoga kitabı vardır, burada o dönemin prenslerinden Rama melankoliye kapıldığı için babası kral endişe etmektedir ve ne yapılabileceği konusunda yine o dönemde yaşamış olan büyük yogilerden Visvamitra'ya danışmıştır. Rama'nın aslında tamamen evrensel gerçekler üzerinde kafa yorduğunu ve bir melankoli ya da depresyon içinde olmadığını gören Visvamitra, aynı zamanda kendi gurusu olan Vasişta'dan Rama'ya evrensel gerçekleri açıklamasını istemiştir. Vasişta da Visvamitra'nın bu isteğine uyarak, Maharamayana olarak da bilinen Yoga Vasişta isimli kitapta toplanan bilgileri Rama'ya aktarmıştır. Şimdi buraya kadar olağandışı bir yan yok, çünkü bir çok Hint metninde olduğu gibi, bu kitap da, öğretmen-öğrenci ilişkisi üzerine kuruludur, Rama sorar ve Vasişta cevap verir. Ancak ikitapta çok ilginç bir yan vardır, Vazişta bu bilgileri Rama'ya saklı gizli bir köşede, herkesten gizlenerek vermemiştir! Aksine, tüm saray halkının önünde, her gün belli saatlerde toplanarak Satsang - ruhsal sohbetler şeklinde bu bilgileri paylaşmıştır. İşte büyük mucize şudur: tüm saray halkı Vasişta'nın ağzından direkt olarak bu bilgileri dinlediği halde tek soru soran Rama'dır, ve üstelik Rama melankolik kabul edilmekte yani kendisinde giden ters bir şeyler olduğu düşünülmektedir. İşte bu biraz önce verdiğimiz güneş örneği gibidir, Vazişta buradaki güneştir, çünkü bilgiyi direkt olarak veren ehil sahibi gurudur, ama herkes kendine göre bu bilgiyi almaktadır, bu bilgiyi almaya hazır olan Rama bilgiyi bir sünger gibi çekmekte üstelik de geleneğe uygun olarak sadece kabul etmekle kalmayıp aynı zamanda açık bir zihinle sorular sormakta, diğerleri ise sadece dinleyip - deyim yerindeyse bilgi bir kulaklarından girip diğerinden çıkmaktadır!
Peki, yoga'da kişinin aynı zamanda çevresiyle de uyumlu olması gereklidir dedik. Bu nasıl sağlanacaktır? Öncelikle, kişi kendisiyle barışık olduğunda, zaten çevresiyle de barışık hale gelecektir. Özellikle huysuz ve sinirli kişilere bakın, bu kişilerin aslında temelde kendileri ile geçimsiz olduklarını göreceksinizdir, kendilerine olan öfkelerini çevreye yansıtmakta ve hırslarını çevrelerinden çıkarmaktadırlar. Kişi kendisini olduğu gibi kabul ettiği zaman, yani artısı ve eksisi ile kişi ben buyum dediği zaman, büyük bir rahatlama hissedecek ve bu rahatlama çevresi ile olan ilişkilerine de yansıyacaktır. Kendisine gösterdiği hoşgörüyü, yavaş yavaş önce yakın çevresine, daha sonra genişleyen bir daire içinde giderek büyüyen bir çevreye nihayetinde bu kabullenmeyi tüm evrene yayacak duruma gelecektir.
En kısa yol hangisi?
O halde bize tüm bunları sağlayacak en kısa yol hangisi? En kısa yol, bize en uygun olan yoldur! Yani herkesin kısa yolu farklıdır! Kişi eğer araştırmacı bir kişi ise ve zihinsel olarak evrensel gerçekler üzerinde düşünmek kendisine kolay geliyorsa, jnana yoga / bilgi yolu bu kişi için uygunken, tam tersine eline kitap almaktan korkan bir kişi için bu yol tam bir işkence haline gelecektir! Bu nedenle, herkes kendine uygun yolu tercih etmelidir. Tercihini yaptıktan sonra, ısrarlı, düzenli ve samimi çalışması bu kişiyi arzu ettiği sonuca kendisi için yani göreceli olarak en kısa zamanda götürecektir, yani zamanı geldiği zaman bu kişi aydınlanma olarak tabir edilen Mokşa / Özgürleşmeye kavuşacaktır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder