29 Aralık 2007

Özgürleşmenin Doğası

Yoga ve özgürleşme birbiri içine girmiş iki kavram aslında. Kelime anlamı birlik olan yoga, bu “birlik”te olmak için özgürleşmenin gerektiğini söyler. Ancak burada asıl soru şudur: Neyden özgürleşmemiz gerekmektedir?

Bu konuda çok farklı yorumlar yapılmaktadır, örneğin kimileri özgürleşmeyi asileşmek, toplum kurallarını hiçe saymak ve dilediği gibi marjinal yaşamak olarak düşünebilir. Kimileri, hayattan soyutlanma yoluyla kendini toplum dışına çıkarmanın kendisini özgürleştirdiğini düşünebilir... Bazı diğerleri de sorumlulukları bırakmanın, örneğin işten istifa etmenin, baktığı bir ailesi varsa bakmaktan vazgeçmenin özgürleşme olduğunu düşünebilir. Ancak yoga’da bahsedilen özgürleşme tüm bu düşüncelerin çok ötesindedir...

Özgürleşme, Sanskritçe Mokşa kelimesi ile ifade edilir. Yogik anlamda bakıldığında, kişinin özgürleşmesi, dışsal değil, içseldir. Yoga, reenkarnasyonu kabul eden bir felsefedir. Özgürleşme de, nihai olarak doğum ölüm çarkı olan Samsara’dan kurtulmak ve dualitenin üstesinden gelerek çokluk içinde Bir olanı görebilmek demektir. Kişinin Samsara’dan kurtulması için, kendini bilmesi gereklidir, bunun için de eski Hint metinleri bize doğanın değerlerinin üstüne çıkmamız gerektiğini söylerler. Yapılan her tür yogik çalışmanın nihai hedefi budur, böylece kişi bedensel ve zihinsel olarak arınmakta ve ruhsal Öz’üne dönerek, kendini bilir hale gelecektir.

Peki doğanın değerlerinin üstesinden gelmek nasıl sağlanabilir?

Kişinin doğanın değerlerinin üstesinden gelmesi için eski metinler bazı araçlar önerirler, işte bizi Birlik’e götüren bu araçlara günümüzde Yoga denmektedir: Şimdi gelin, Patanjali’nin Yoga Sutralarında tarif ettiği Raja Yoga ya da Aştanga Yoga’nın özgürleştirici sekiz basamağına bakalım:

Yama (çevreyle olan ilişkilerde yapılması tavsiye edilenler) –Beş adet yama ilkesi vardır: zarar vermeme, çalmama, doğru olma, aşırı zevkleri kontrol etme, aç gözlü olmama.
Niyama (kişinin kendisiyle ilgili değerler) – Beş adet de niyama ilkesi vardır: Arı olma, halinden memnun olma, ateşli istek duyma, okuma ve hatırmala.
Asana (bedensel duruşlar/hareket serileri)
Pranayama (nefes hakimiyeti ile evrensel enerjinin (Prana) kontrolü)
Pratyahara (içe dönüş)
Dharana (konsantrasyon)
Dhyana (meditasyon)
Samadhi (Bir oluş)
Bizler şu an madde dünyasında olan varlıklarız. Bu nedenle de yoga bize kendimizi bilme ve doğanın üstüne çıkmada, maddeden (ya da kaba olandan) başlayıp, daha süptil olana doğru giden bir yolda ilerlememizi tavsiye eder. Patanjali’nin sekiz basmağına da bakacak olursanız, verdiği adımlar birinciden sonuncaya doğru aynı şekilde maddeden/dışsaldan daha süptile/içsele doğru gitmektedir: Yama ve niyama bizim kendimizle ve çevremizle olan ilişkilerimizi düzenlemekte, asana bedene olan hakimiyetimizi sağlamakta, pranayama nefese olan hakimiyetimizi sağlamaktadır. Daha sonra gelen yoganın içsel adımları olarak tarifleyebileceğimiz pratyahara ile içe dönüş başlamakta böylece kişi “ben kimim” sorgulaması yapmaya başlamakta, bunu tek noktaya odaklı kalma olarak ya da aklın dizginlenmesi çalışması özetleyebileceğimiz konsantrasyon çalışması takip etmekte ve çabasız konsantrasyon olan meditasyon ile kişi kendini bilmede yol almakta ve nihai olarak Samadhi’ye ulaşmakta yani kendisinin evrenle olan ilişkisini ve Bir’liğini anlamaktadır.

Mokşa’ya ulaşınca ne olur?

Kişinin özgürleşmesi demek, kişinin fiziksel ölümü demek değildir, kişi bu hayattayken özgür hale gelebilir (bunu başarmış kişilere Jivanmukti denmektedir). Bunu başarmanın yolu, kişinin kendine olan hakimiyeti ve kendisini bilmesidir. Mokşa’ya ulaşmış kişi, hayatın tam ortasında duran, hayatı tam olarak yaşayan ama hayattan etkilenmeyen, hayatı da etkilemeyen kişidir. Yani artık bu kişi çokluk içinde bir olanı görmekte herkes gibi yaşamakla birlikte, her nereye bakarsa baksın aynı bir ve tek Gerçek’i algılamaktadır. Bu da onu olaylara karşı objektif hale getirmektedir. Böylece, kişi herşeyi tanık olarak izleyebilme yetisine sahip olabilmektedir. Bunun nedeni, Sri Krişna’nın sözleriyle “tatmini Özben yoluyla Özben’de bulmasındandır” (Bhagavat Gita, 2/55).

Ancak bu o kişinin diğer herkesten farklı hal ve davranışlar içine gireceği anlamına gelmemektedir; bir çokları tamamen sıradan bir hayat sürerek, kendini meraklı gözlerden saklamayı tercih ederken, bazıları da tamamen tersi deli dolu davranarak, çevresindeki heveslileri kendisinden uzaklaştırmayı böylece sakince yaşamına devam etmeyi tercih etmektedir.

Peki herkes Mokşa hedefinde mi olmalıdır?

Her meditasyon heveslisinin Birlik’i yaşadığını söylemek mümkün değildir; aslında yoga yapan herkesin bu amaca koşmasını beklemek fazla ütopik bir yaklaşım olur.

Elbette, yoga bedensel sağlığa kavuşmak, bedensel sağlığı düzeltmek için yapılabilir, nefes alıştırmaları ile nefesin açılması, nefes düzensizliklerinin azaltılması konusunda da yardımcı olabilir, veya meditasyon yaparak kişi günlük hayatın stresinden de kurtulabilir. Bunların hepsi mümkündür; kişi yogayı hangi sebeple yaparsa, yaptığı yoga bu amaca hizmet edecektir ve yapılan çalışmadan mükemmel sonuç alınacaktır.

Ancak, yoga heveslisinin tüm bunların ötesinde yoganın ne gibi bir amaca hizmet edebileceğini bilmesi, tercih etme hakkına sahip olabilmesi açısından önemlidir. Kişi yaptığı çalışmanın sonucunda ne istediğine, ancak yaptığı çalışmanın ne için bir araç olduğunu bilirse karar verebilecektir. Bundan sonra hangi hedefi kendi önüne koyacağı, kendi özgür iradesine kalacaktır.

Özgürleşme için gerekli özellikler

Geçtiğimiz sene kaybettiğimiz, The Divine Life Society Genel Sekreteri Swami Krişnananda, Mokşa yolunda ilerleyen yoga öğrencisinin bu yolda ilerlemek için öncelikle ihtiyacı olan şeyleri şu şekilde sıralamaktadır:

(1) Viveka (gerçeği gerçek olmayandan ayrım gücü)

(2) Vairayga (duyulara olan hakimiyet)

(3) Sama (aklın sukuneti)

(4) Dama (kişinin kendini zaptetmesi ki bu duyuların gürültüsünün kontrolü )

(5) Uparati (bireysel fiillerin şaşırtan özelliklerinden kurtulma)

(6) Titiksha (yaşamın değişiminin ortasında sebatlı olabilme)

(7) Şraddha (yapılan çalışmanın anlamına duyulan inanç ve ikna)

(8) Samadhana (çalışılan konuya aklı konsantre etme kabiliyeti)

(9) Mumukşutva (Birlik’e duyulan özlem)

Kişinin bu özelliklerle kendini donatmasıyla ve yoga uygulamalarına devam ederek, bu uygulamaları hayatının her alanına yayabilmesiyle, özgürleşmeye doğru büyük bir adım atacaktır. Daha sonra, bu yolda küçük ama emin adımlarla yürüyecek ve günün birinde –belki kendisinin de hiç beklemediği bir günde- Birlik duygusu kendisinde uyanacaktır.


Not:
Doğanın değerleri

Hint sistemine göre, doğanın üç değeri vardır, sattvik, rajasik ve tamasik. Doğada bulunan herşeyde bu üç değer mevcuttur.

Sattva değeri: İyi, hoş olan, rahatsızlık vermeyendir.

Rajasik değer: Hareketi getirendir.

Tamasik değer: Ölü, durağan, atıl olandır.

Yoga çalışmaları, kişide de bulunan bu değerlerden önce Sattva değerinin yükseltilmesini, daha sonra bu değerin bile aşılmasını sağlamaktadır. Burada aşmaktan kasıt, tüm değerlerin dengede durması, hiç bir değerin öne çıkmamasıdır. Bu değerin dengede kalması sonucu, kişi doğaya hakim olacaktır.


Selamlar,

Anu.

Hiç yorum yok: