(1) 3. vecizeyi açıklar mısınız : Güneşsiz olan ve şeytani olanlara
yakışan dünyalar vardır. Bunlar bir körün deneyimlediği tarz bir
karanlıkla sarılmıştır. Özben-bilgisine ulaşmayı ihmal etmiş ve
böylece intihar etmiş gibi olanlar, ölümden sonra bu dünyalara
girmeye mahkumdur.
Buna çok basit bir anlayış getireyim. Dışarıda cennet ya da cehennem
yoktur demekte haklısın. Bizler cennetimizi ya da cehaletimizden
cehennemimizi yaratırız. Kendilerini öldürenler dediğimizde ise
bunlar geleneksel anlamda intihar edenler demek değildir. Bu özünde
şudur; Bhagavat Gita'da Sri Krishna'nın da dediği gibi, doğamız
ebedidir ve bizler ebedilik prensibi ile ateş ile yakılamayan, su
tarafından ıslatılamayan,kılıç tarafından kesilemeyen vs'izdir.
Bizler ebediyiz ve bu bedene çok kısa bir zaman aralığı için
bağımlıyız ve bu nedenle bu beden değişime uğrar. Kimdir ki,
cehaletinden dolayı, bu kısa ömürlü ve özben-olmayan bedeninin
ölümsüz olduğunu düşünür, işte bu kişiler kendilerini öldürür. Çünkü
seçimlerinden dolayı kendilerini ebedi olanla değil, bedenle
özdeşleştirirler. Bu kişiler sadece bedene taparlar. Bu adanma ile
ilgili Upanişad upaasana kelimesini kullanır, bu da upa: yakınında,
yanıbaşında; asana: birlikte oturmak demektir, bu nedenle birlikte
iki kelimeyi kullandığımızda; "bedene yakın oturmak", hatta o kadar
yakın ki, hiç bir şey daha yakın olamaz ve iç bir şey bu ikisi
arasına sızamaz demektir, işte bu bedene özdeşleştirmeye, bedene
tapmak denir, ve beden her an öldüğü için, bu kişiler de sürekli
olarak ölümü ve ölüm korkusunu tatmaktadır! Bu kişiler, bilgelik
denen ışığın olmadığı dünyalara giderler. Kendini bedeniyle
özdeşleştirenler, Atman ile bir olmayanlardır.
(2) vidya neden kişiyi gerçek bilgiden aldatsın? Eğer deneyim
içermeyen bilgiye çok fazla asılırsak, bu bilgi pek de faydalı
değildir.
Deneyim içermeyen bilgi demekte çok haklısın. Bilgi, deneyim için bir
araçtır. Bizi deneyime götürmeyen bilgi, bilgi-olmayandır. Bu sadece
kibir haline gelir! Ve bu da cehaletten çok daha büyük bir
tehlikedir. Cahil olanın en azından bir gün bilgi sahibi olma gibi
bir umudu vardır, ve hayat seyahati her zaman deneyime doğru
mümkündür, ama bir kişinin bilgisi varsa ve deneyimlemek yerine
kibirli hale gelmişse, o zaman bu kişi için umut kalmamış demektir!
Ama senin de ifade ettiğin gibi, araç sona varmak için gereklidir.
Bilgi de deneyim için gerekli bir araçtır ama aracın kendisi son
değildir.
(3) Özben ve Atman nedir?
Atman'ı bizim basit deneyimimiz ile deneyimleyen olarak görüyorum;
yani "ben mutsuzum" dediğimde, bu kesinlikle çok bireysel bir
deneyimi ifade eder. Biz bu bedende olduğumuz sürece, bunlar bireysel
olarak kalır ve herhangi özel bir şeye karşı bağımlı kalmadığımızda
(asılmadığımızda), bu bedeni terk ederek bireysel Ben, evrensel Ben
haline gelir.
Sevgiler,
Raghuram.
Bu soru ve cevapların ingilizcelerini okumak için, aşağıdaki web sitesini
ziyaret edebilirsiniz.
http://nvraghuram.blogspot.com/2005/12/questions-on-isa-upanishad.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder