29 Aralık 2007

Tantra ve Tantrik Seks (1)

"Ben grubunuza üye değilim ancak seks yogası veya Tantra hakkında bilgilenmek isterim bu konuda sayfalarınıza yer verirseniz çok memnun olurum. Çünkü bu konu hakkında Türkçede sadece birkaç eser var. Üye olduğum bazı gruplarda da bu konu çok farklı pencerelerden tartışılıyor açıkçası kafam biraz da karıştı bu tartışmalarla.”

Merhaba,

Aslında bu konuda özel bir uzmanlığım yok ama sizlerle bildiğimi paylaşabilirim.

Tantrik seks oldukca çarpıtılan bir konu aslında. Çünkü, Tantrik seks adı altında insanların tüm ahlaki değerlerini bir kenara bırakarak serbest seks (her onune gelenle yatip kalkma), grup seks, vs tarzında uygulamalar yapmasını isteyen sözde yoga okulları da var. Hatta ve hatta tantra yoga uygulamaları ile ünlü, taraflarınca "Avrupanın en büyük yogisi", "yaşayan en büyük yogilerden biri" vs gibi isimlerle lanse edilen ismi-lazım-olmayan bir beyefendi, geçenlerde 17 yaş altında bir kıza tehdit ve cinsel taciz suçundan 3 gün gözaltında tutuldu ve kanıt yetersizliğinden maalesef salıverilmek zorunda kalındı. Bu tip “kötü” ve yoga ile ilgisi olmayan uygulamaları yoga başlığı altında yapan bu kişiler, elbette yoganın özellikle de tantra yoganın kötü bir nam salmasına neden oluyor – ki aslında çıkış noktasına baktığınız zaman, aslında tantra yoganın da özünde bunların hiç biri yok!

Şimdi gelin, tantrik seks ritüllerine geçmeden önce, biraz tantra yoganın ne olduğuna bakalım: Yoga’nın amacı kişiye birliğe götürmektir, ve kişinin bu birliği hissetmesi kendi özünün farkına varmasıdır. Bunu yapmanın çeşitli yolları vardır , tanrta yoga da bu yollardan biridir. Baktığınız zaman, tantrikler (erkek tantra yoga uygulayıcıları) ve tantrikalar (kadın uygulayıcılar) diğer yoga okullarına göre çok daha falı bir yol izlerler, bu yolun daha serbest, herşeyi kişinin istediği şekilde yontan ve bu nedenle yozlaşmış bir yol olduğunu düşünenler işte bu dışsal görünümden dolayı yanılırlar.

Yogayı bir sistem haline getiren Patanjali dünyadaki insan sayısı kadar yeryüzünde yoga okulu olduğunu söylemiş, yani kimse bir diğerinin eşi değildir, ve aynı uygulama ile herkesin aynı sonuca ulaşması bu nedenle biraz fazla ütopik bir yaklaşım olacaktır. Tantra yoga da doğal olarak, bazı kişier için uygun bir yol olurken, bazı diğerleri için uygun olmayan bir yol olarak kalacaktır. Peki o halde, tantra yolu kimler için uygundur? Tantra, daha çok dünya ile işini bitirmemiş, ya da bitirmek için hazır olmayanlar için uygun bir yol olabilir. Yani, bu okullar kişiyi hiç bir konuda sınırlamazlar, kişiyi her ne isterse yapmada özgür bırakırlar; böylece kişi başlangıçta diğer yoga okullarına göre son derece disiplinsiz ve kendi haline bırakılmış, hiç bir öz-disiplin çalışması yapmayan, buna göre de oldukça kolay –bu nedenle de büyük ihtimalle yanlış- bir yoldaymış gibi görünebilir diğerlerince. Ancak durum görünenden oldukça farklıdır... Şimdi, yogada biliyorsunuz ki, özellikle kişinin kendine olan hakimiyetini artırması istenir. Böylece, kişi kendine hakim olacak, beş duyu organını, beş fiil organını vs kontrol altına alabilecek ve bunların üzerine çıkabilecektir. Öncelikle söylenmelidir ki, bunu başarmanın iki yolu vardır:

(1) Kişinin kendini dizginlemek için duyu nesnelerinden kendini geri çekmesi, yani “terk” etmesi: Böylece kişi çevresinde olan/olmayan duyu nesnelerinden etkilenmemeyi öğrenecektir, bu da kendine olan hakimiyetini artıracaktır. Bunun da iki yolu vardır:

a. Kişinin fiziksel olarak duyu nesnelerinden uzaklaşması: Bu tip uygulamaları yapanlar, dünyayı yaşarken terk ederler, ellerindeki tüm mal varlıklarını fakirlere dağıtırlar ve bir aşrama, bir mağaraya, bir ibadethaneye vs giderek burada yaşamalarını sürdürüler ve içsel farkındalık kazanmaya çalışırlar.

b. Kişinin zihnen duyu nesnelerinden uzaklaşması: Kişi bulunduğu mevcut hayatın içinde kalmaya devam ederken, zihnen kendini bu hayattan soyutlar. Burada, bir yanlış anlaşılma vardır yine, burada kast edilen kişi fiziksel olarak bulunduğu ortamda hayal gibi gezmesi değildir; kişi yapması gereken herşeyi mükemmel ve olması gerektiği gibi yapar, sadece içsel bir değişim vardır; artık yaptıkları / yapmadıkları, düşündükleri kendisini bağlamamaktadır, yani bunlardan etkilenmemektedir. Bu yol için, kişinin iyi bir karma yoga uygulayıcısı olmayı öğrenmesi gerekmektedir.

(2) Kişinin kendini dizginlemek için, önce duyu nesnelerine olan açlığını gidermesi, daha sonra bunları tükettiği için doğal süreç içerisinde tüm bunları “terk etmesi”. Şimdi işi eğer dünyevi herhangi bir şeye karşı aşırı bir arzu duyuyorsa (örneğin para, eş, vs), bu duygu kendisinden gitmediği sürece, istediği kadar duyu nesnelerinden kendini geri çeksin, bunu zihnen başaramayacak ve yaptığı bu anlamdaki “diyet” duyularını daha da fazla gıdıklayıp, bu duyu nesnesine karşı daha da fazla arzu duymasından daha fazla bir fayda sağlamayacaktır. Bu nedenle, yogada bastırma ve zorlama istenen bir şey değildir. İşte tanrta okulları da bu gerçekten yola çıkarak hareket ederler ve kişiniarzu ettiği duyu nesnelerine karşı olan ilgisi geçene dek bu duyu nesnelerini aşırı dozda elde etmelerini, böylece mutluluğun bu nesnelerle bir ilgisi olmadığını fiziken tecrube etmelerini isterler. Kişi böylece bu nesneleri tükettikçe, bunlardan vazgeçecektir. Ancak burada gurunun önemi çok büyüktür, çünkü bu yolda çok önemli bir tehlike vardır: Bu tehlike BAĞIMLIKLIKTIR. Çünkü kişi, duyu nesnelerini kullandıkça ve onların daha fazla tadını aldıkça, bu nesnelere karşı bağımlılık geliştiren dünyadaki yegane varlıktır. Örneğin hayvanlara baktığınızda, kendi oto-kontrolleri vardır, mesela karnı tok bir aslan, sürü halinde gezen bir geyik grubunun ortasında keyifle oturur ama hiç birini öldürmez, geyikler de ondan korkmaz, ancak insanoğlu tok olduğu halde yine de yemek yemeye devam edebilir, yemeğe karşı bağımlılık geliştirebilir, hiç bir oto-kontrolü olmadan! Bu örneği tüm duyu nesneleri için kullanabiliriz, para için de, erkek/kız arkadaş için de, şan/ün için de, vs vs.

Bu nedenle, diğer okullara göre, bu okulda gurunun önemi çok ama çok daha fazladır. Guru burada öğrenciyi direkt takip etmeli ve yolundan sapmasını engellemeli, sonuçta yaptığı tüm uyguamaların birlik için birer alıştırma olduğunu kişiye hatırlatmalıdır. Ayrıca, kişinin bir nesnenin kölesi haline gelmesini engellemeli, kölesi haline gelmeden önce, onu sarsıp tekrar merkezine geri döndürme gücü ve yetkisine sahip olmalıdır. Eğer böyle bir guru başınızda yoksa – yalnızsanız ya da yanlış bir kişiden tavsiye alıyorsanız, bu yola girip, herhangi bir şeyin bağımlısı haline gelmeniz çok büyük bir olasılıktır, bu nedenle de bu okul geleneksel diğer okullarca pek fazla önerilmez – çünkü gurunun gerçek olup olmadığını anladığınızda, biraz geç kalmış olabilrisiniz – tıpkı yazını baında bahsetmiş olduğum beyefendinin izdeşleri gibi!!!

Tantrik sekse baktığımız zamansa, bunun aslında diğer uygulamalardan hiçbir farkı olmadığını görürsünüz – tantrada herşey iki enerji üzerine oturur – şiva ve şakti, ya da erkek ve dişi güçler, yin ve yang. Bu nedenle cinsel birleşmede, erkek şiva (eril güç), kadın şakti (dişi güç) olarak bir araya gelirler ve tek vücut olurlar. Aslında şiva ve şakti güçler kişinin birey olarak kendisinde mevcut olsa da (kundalini olarak tasvir edilen güç şakti/dişi enerji, başımızın tepesinde (bazı metinlerce de ajna çakra üçüncü gözde/şiva’nın gözü olarak adlandırılan yerde) tasvir edilen şiva/eril enerjidir), kişi bunu idrak edebilmek için, öncelikle dışsal bir yardım alır, yani eğer erkekse bir kadın, bir kadınsa da bir erkekle birleşir ve böylece bunu dışsal olarak deneyimler. Daha sonraki aşamalarda ise kişi herhangi bir cinsel birleşme olmadan da aynı hissi deneyimleme çalışmaları içine girer, böylece dışsal yardımı bir yerden sonra (fiziksel ya da zihinsel olarak) bırakır (buna terk işlemi denir).

Şimdi, bu soruyu bana soran kişi istediği için çok az da olsa biraz detaya girmek istiyorum. Daha detaylı bilgi vermeme gerek olduğunu sanmıyorum çünkü türkçede dünyanın en düzgün tantra okullarından belki de en bilineni olan ve Swami Sivananda’nın da öğrencisi olan Swami Satyananda’nın kurucusu olduğu Bihar Yoga Okulundan olan Swami Janakananda’nın bir kitabı türkçede var. Okyanus yayınlarından çıkan “Yoga” isimli bu kitabı isteyenler alarak detaylara bakabilir. Bu kitapta verilen bilgiler oldukça geleneksel tantra bilgisidir, elbette metinden metine uygulamada farklılıklar vardır ama bahsettiğim kitap fikir vermesi açısından oldukça iyi bir kitap.

Konuya dönecek olursak, yukarıdaki tantrik seks tanımından da anlaşılabileceği gibi, tantrik seks için iki kişiye ihtiyaç vardır, yani çiftlerden sadece biri tantra yapamaz, her ikisi de aynı yolda olmalıdır, çünkü tantrik seks ritüelleri vardır. Kişi batıda anladığımız anlamda apar topar cinsel ilişkiye girmez; çift birbirine yiyecekler sunar, belki saatlerce birbirlerinin gözlerine bakar, birbirlerini sever okşar, birbirinin önünde eğilir, vs vs. Böylece kişi aslında cinsel birleşmenin yaşanacağı kişinin sadece bir birey olmadığını, tersine ilahi bir tezahür olduğunu fark eder. Bu dakikadan sonra, artık her tür ön yargı bir kenara bırakılır, yani bir çoklarında olan ve cinselliği ayıplanan, utanılacak ya da kişiyi kirletecek bir eylem olarak düşünme eğilimleri sona erer ve kişi cinsellikteki doğallığı keşfeder ve diğer herşey gibi cinselliğin de kişinin aydınlanmasında bir araç olabileceğini fark etmeye başlar. Böylece dönüşüm başlar ve kişi yogada sözü edilen mutluluğu cinsel ilişki esnasında da yaşayabilir. Ancak, bu mutluluğu hissettikten sonra, kişi yavaş yavaş bu mutluluğu nesnesiz de hissetme çalışmalarına başlamalı ya da buna yönlendirilmelidir, yoksa yine tekrar ediyorum ki, bu nesne (yani cinsel ilişki ya da kişinin eşi) kişide bağımlılık yaratma noktasına gelir, yani kişi bu mutluluğa tekrar dokunabilmek için bu eylemi tekrar etme ihtiyacı hisseder (bu da bağımlılıktır ve özgürleştirici değildir). İşte gerçek bir gurunun varlığı orada belli olur...

Bu yolda ilerlemek isteyenlere sadece bir iki tavsiyem olacak:

(1) Lütfen önce kendi kendinizin sorumluluğunu alın ve bu yolda çok ama çok dikkatli olun. Eğer imkanınız varsa, metinleri inceleyin, araştırma yapın, bol bol sorun ve öğrenin.

(2) Gerçekten gurunuz olabilecek biri ile karşılaşana dek bekleyin, bir diğeri ile idare etmeyin, yetkinliğinden şüphe ettiğiniz ve yaşamlarında yoganın dönüşümünü görmediğiniz kişilerin sözlerini körü körüne takip etmeyin.

Sevgiler.

1 yorum:

Umur D. dedi ki...

Çok güzel açıkmışsınız.