Hindistan’dayken bol bol, gurum N.V. Raghuram ile sohbet etme imkanım oldu, konuştuklarımızı fırsat buldukça sizlerle de paylaşacağım.
Bir gün kendisine, yoga uygulamalarında neden vejetaryen beslenmenin tavsiye edildiğini sordum, çünkü hatırlarsanız Bhagavat Gita’da Sri Krishna sadece temel bir tanım veriyor ve vejetaryen olunması gerektiğini söylemiyordu. Ancak yine de hemen hemen diğer tüm kitaplarda, vejetaryen beslenmenin faydalarından behsedilmekte… Yoga yapmak için vejetaryen olma gibi bir zorunluluk var diyen bir kitaba hiç rastlamadım ama bu beslenme biçiminin önerilmesinin bir nedeni olmalı diye düşündüm, babam da bana iki temel sebep gösterdi, aşağıda paylaşıyorum:
Ahimsa – Zarar Vermeme ilkesi: Her varlık yaşamını devam ettirmek için bir başka varlığı öldürmek zorundadır, insan nefes alırken bir çok mikroskobik varlığı, yürürken karıncaları ve küçük böcekleri, vs vs ister istemez öldürmektedir. Bunun önüne geçmenin yolu yoktur. Yaşam – ölüm ile ele ele gitmektedir. Yaşamın olduğu yerde ölümün olması kaçınılmazdır. Ancak, bir yoga uygulayıcısı ahimsa ilkesi gereği yaşarken bu yok edilişte en az rolü oynamaya çalışır. Yani, çevresine mümkün olduğunca az zarar verir. Yoga felsefesine göre, varlıkları şuur seviyesine göre şu şekilde sıralayabiliriz:
1. mineral dünyası
2. Bitki dünyası
3. Hayvan dünyası
4. İnsan dünyası
5. Üst realiteler
Şimdi, eğer kişi bulunduğu iklim kuşağında bol meyve, bakliyat ve sebze bulabiliyorsa, daha üst seviyeli varlıklar olan hayvanları yemekten Ahimsa ilkesi gereği vazgeçebilir – ancak elbette bu kişinin sağlıklı kalacak kadar bu besinlerden bulması durumunda geçerlidir. Örneğin Tibet’te iklim ve doğal şartlardan dolayı kişinin sebze, meyve bulması mümkün değildir. Bu durumda kişinin et yemesi kaçınılmaz bir gereksimedir ve Ahimsa ilkesi bu durumda tersten işler, yani kişi kendine zarar vermemek (yani ölmemek) için et yemek yani öldürmek durumundadır. (Aynı şekilde, hayvanlara da baktığımızda, vahşi hayvanlar olarak tanımladığımız hayvanların sadece yaşamak için öldürdüklerini görürüz. National Geographic veya Discovery Channel’ı biraz izlereseniz, karnı tok bir aslanın yanında geyiklerin çok rahat ve korkmadan dolaştıklarını görmüşünüzdür.)
Enerji ilkesi: Tüm dünyamızın enerji kaynağı güneştir. Güneşin olmadığı bir anda, dünyada yaşam diye bir şey olması mümkün değildir. Bu nedenle tüm varlıklar, yaşam enerjisini güneşten alırlar. Bitkiler bu enerjiyi en kolay ve doğal yoldan alan varlıklardır, fotosentez yaptıkları için ve toprakla beslendikleri için güneş enerjisine direkt açıktırlar. Bu bitkileri yiyen insanlar da, bu enerjiyi direkt 1. elden almakta. Halbuki et yendiği zaman, eti yenilen hayvan otobursa, bu güneş enerjisi ikinci elden, eğer hayvan etobursa, 3. hatta 4. veya 5. elden almak mümkün olacaktır. Böylece alınan enerjinin kalitesi gittikçe düşecektir. (Bu nedenle güneş görmeyen ortamlarda yetişen mantar, tamasik değerli olarak kabul edilir.)
Sevgiler,
Anu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder