29 Aralık 2007

Yoga'da özgürleşme

Özgürleşme, yoga’da çoğu zaman yanlış anlaşılan bir terim. Şu an aldığım eğitmenlik kursundaki dersinde de, sevgili hocam Dr. Nagendraji aynı konuya değinmekte ve dersinde ”özgürleşme” amacı güden bir felsefede, ”yama-niyama vs” kuralları olmasını eleştiren öğrencilerle karşılaştığını söylemektedir. Elbette bu öğrenciler çok haklı, çünkü çevrelerinden –hatta bazen kendi yoga eğitmenlerinden- de aynı sözleri duymaktalar: “Madem “özgür” olacaksın, tüm bu dizginlemeler neden?, Neden istediğini yiyip içmiyorsun?, Neden her gün meditasyon yapman gerek ki?, Madem özgür olmalıyız neden sorumluluklardan, etik kurallardan bahsediliyor? vs vs...”

Peki ama özgür olmak ne demektir? Nasıl özgür olunur?

Şimdi önce genel olarak özgürlükten ne anladığımıza bir bakalım; biz ”özgür” dediğimiz zaman, gözümüzün önüne her tür baskıdan arınmış, istediği her şeyi yapabilen, canının istediği gibi davranan, asi, yaramaz bir deli fişek gelir. Çoğunlukla toplumsal değerleri ve kuralları, bazen sırf protesto etmek, bazen de farklı olduğunun altını çizmek için hiçe sayan, hayat düsturu ”vur patlasın çal oynasın” olan bir kişi… Bu kişi genel olarak hiç bir sorumluluk almaz (olan sorumluluklarını da er geç bir kenara atar), hiç bir bağa sahip olmaz, sadece canının çektiği zaman canının çektiği şeyleri yapar... Ancak, tarif ettiğimiz bu kişi, bu felsefeye göre tamamen duyu algılamalarının esiri olan kişidir. Ve bu kişi özgür olmak bir yana, tersine tamamen bağımlı bir kişidir.

Yoga’da özgür olmak demek ”Moksha”ya ulaşmak demektir. Yani kişinin doğanın değerlerinin üzerine çıkması, artık doğanın kendisini etkilememesi ve kişinin kendi öz doğasının ne olduğunu anlaması ve o öze dönmesi demektir. Hani hep diyoruz doğanın 3 tane değeri vardır, Sattva, Rajas ve Tamas. Kişi öncelikle kendisinde bulunan Tamas değerini Rajas’a çevirmeli, daha sonra da bu değeri Sattva’ya dönüştürülmelidir. Ancak bundan sonra doğanın üstüne çıkmak olarak adlandırılan Gunatita gerçekleşecektir. Böylece kişi kendisinin gerçekte ne olduğunu anlayacak ve özündeki iyiyi keşfedecektir.

Ancak bu duruma kişinin ulaşabilmesi için kişinin öncelikle dizginleme ile kendine hakim olması gereklidir. Beden hakimiyeti, nefes hakimiyeti, zihin hakimiyeti, duyu hakimiyeti vs bu nedenle tavsiye edilmektedir ve Patanjali’nin yoga sutralarında tüm bu hakimiyetleri içeren 8 adıma bu nedenle Raja Yoga (Kral yogası) adı verilmiştir. Kişi tüm bu adımları bir arada yapabileceği gibi, bir tanesini ya da bir kaç tanesini bir arada uygulayabilir. Ancak, elbette bu nedenle sistemi küçük kutular içine hapsetmek doğru değildir, yani örneğin vejetaryen olmayan yogi değildir, ya da asana çalışmayan yogi olamaz demek doğru değildir… Burada kural kişinin zihnini, bedenini, duyularını vs harkete geçiren ya da daha doğru deyimle kişinin dengesini bozan şey her neyse, kişinin ondan uzak kalması ya da onun üzerinde hakimiyet çalışması yapmasıdır. Bu da kişiye göre değişir.

Peki hangi çalışmayı ne zaman yapmamız gerektiğine nasıl karar vereceğiz? Bunun en kolay yollarından biri, aklı izlemektir. Akıldan geçen düşünceleri mümkün olduğunca izlemek ve böylece kişi, kendisini neyin heyecanlandırdığını, neyin yorduğunu, ne zaman aklın düşüncelerle dolu olduğunu ve ne zaman bu düşüncelerin yavaşladığını keşfedebilir ve buna göre özgür olabilmek için kendini yavaş, yavaş –asla zorlamadan- dizginleyebilir…

Sevgiler,

Anu.

Hiç yorum yok: