29 Aralık 2007

yogayı başarmak

Merhaba,

Bu aralar yine çevremde çok lafı geçiyor burada da değinmek istedim; Yoga’yı başarmak diye bir şey olabilir mi?

Eğer metafiziğin derinlerine inersek elbette böyle bir şey olamaz, çünkü nihai olarak baktığınızda zaten hareket eden bir şey yoktur, bu nedenle de başarılacak bir şeyden bahsedilemez. Herşey zaten en mükemmel ve en saf haliyle “ol”maktadır yani “var”dır. Ancak, eğer yogayı başarmak diye bir şey yoktur dersek, doğum ve ölüm de yoktur, ya da kişi hiç bir zaman hiç bir fiilde de bulunmuyordur dememiz gerekir... Ancak herşeyin bir hareketi olduğunu kabul ederken, sadece yoga’yı bunun dışında tutmak, kişinin kendi içinde tutarsız olması demektir.

Şimdi şu nihai olarak sadece ”var” olan Bir’liği şu şekilde örnekleyerek anlamaya çalışalım: Diyelim ki hiç bir şey yapmadan bir iskemlede oturuyorsunuz, peki hareketsiz olduğunuzu iddia ettiğiniz o an gerçekten bedenen hareketsiz misiniz? Elbette hayır, çünkü kalbiniz çarpmaya, kanınız akmaya, ciğerleriniz çalışmaya, göz kapaklarınız açılıp kapanmaya vs vs devam etmektedir. İşte düşünürler evren için de aynı şeyi söylemekte ve mikrokozmos (yani beden) için geçerli olan bu gerçekliğin, makrokozmos (yani evren) için de geçerli olduğunu söylemektedirler. Bu görüşe göre, herşey bir ve tektir ve bu gerçeklik hareket etmemektedir (ama bu bir ve tek olanın içinde hummalı bir çalışma (yaradılış, olanın devam etmesi ve yok oluş) olmadığı anlamına da gelmemektedir!)

Şimdi, bakacak olursak, yoga çalışmaları bizi bu bütünselliği (yani Birliği) anlamamıza yardımcı olan bir araçtır. Yani artık bütünün bir parçası olmayı bırakıp, bütünün kendisi olduğumuzu anlamamızı sağlayacak bir araç... Bu fikri daha önce ”Onlar bendendir ama Ben onlardan değilim” yazısında açıklamıştık. Şimdi bir başka bakış açısıyla aynı konunun tekrar üstünden geçelim. Yoga felsefesi, ”benim Özbenim ve diğer Özben’ler” diye bir çokluğun sadece görünüşte olduğunu söylemektedir. Kişi kendini bildiği (yani içsel farkındalığa ulaştığı) an, ”çokluk içinde birliği” görebilmektedir. İşte görülen bu ”birlik” aslında herkesin ve herşeyin tek ve aynı Öz olmasıdır. Bunu çok sevgili Swami Satchitananda şu şekilde açıklamaktadır: Kişi bir bardak su ile okyanusun farklı olduğunu düşünebilir, çünkü ikisinin kütlesel yapısı farklıdır, hatta okyanusu da küçük parçalara bölerek, üstteki köpüren kısımların dalga, karadan yapılan bağlantıların da nehir olduğunu söyleyebilir. Ama bu sadece kişinin algılamasıyla ilgilidir, bir bardak su da, okyanus da H2O’dur. Bardaktaki su ile okyanustaki su arasında kütlesel fark olsa da özünde bir fark yoktur, kişi bu farkındalığa ulaştığı zaman herşeyi H2O olarak tanımlar der!

O halde, eğer kişi de bu benzetmede olduğu gibi, tüm evren ile aynı değerlere sahipse, bu durumda gidilecek bir yer yoktur, yapılacak bir şey de yoktur. Ancak hepimizin bildiği gibi, bu söylemekle olabilecek bir şey değil! Kişi sadece entellektüel düzeyde bu kavrayışa erişti diye, kişi tüm değerlerin üstüne çıkmamakta, tersine bu gerçeği ”kavramak ve idrak etmek için” bunun üzerine çalışma yapması gerekmektedir. İşte yoga çalışmaları, kişiye bu içsel kavrayışı vermeyi amaçlayan ruhsal çalışmalardır.

Peki bu gerçekleştikten sonra ne olacak diye sorabilirsiniz, kişi sürekli olarak (günün 24 saati) bu farkındalık içinde kalmaya başladıktan sonra, metinler kişinin bir şey yapmasına gerek olmadığını söyler. Çünkü kişi artık bilmektedir, bu tıpkı bizim şu an bir bedenimiz olduğunu ya da insan olduğumuzu bilmek için, ya da güneşin doğup battığını öğrenmek için çalışma yapmamıza gerek olmaması gibidir... Bu, artık bizim için aşikar hale gelmiştir, bizim gerçekliğimiz artık bu olmuştur.

”Özben'i bilen bir Brahmana için, tüm Vedalar bir su kaynağının yanıbaşındaki bir su haznesinde duran su gibidir.” (B.Gita 2. Bölüm, 46) Yani kişi kendini bildiği zaman, artık bir şey okumak ihtiyacı bile hissetmemektedir, çünkü belki bilgi denizinden bir avuç su olarak tanımlayabileceğimiz metinler yerine o kişi, bilgi denizi olduğunu anlamıştır! (Ancak, dikkat ederseniz bu durum, kişinin kendini bildiği ve kendini sürekli olarak bilmeye devam ettiği zaman oluşur dedik, yani kişi meditasyonda ileri seviyeye gelse bile, bu nihai içsel dönüşümü sürekli olarak yaşamadığı sürece ve günlük hayat içerisinde yine o eski sınırlı kişilik haline geldiği sürece çalışma yapmaya devam etmesi tavsiye edilir. Kişinin bu seviyeye gelmeden çalışmayı bırakması durumunda, hızlı ve keskin bir geri dönüş yaşamasının kesin olacağı konusunda tüm kitaplarda uyarılar vardır.)

Bu açıdan baktığınız zaman, ”Yoga’yı başarmak” terimi şu çok basit gerçeği dile getirmektedir; kişi bahsettiğimiz bilgi denizi olduğunu idrak etmeye karar vermiştir ve bunu gerçekleştirmek için düzenli ve sistemli olarak kendi seçtiği (ya da eğer varsa, gurusunun tavsiye ettiği) çalışmaları yapmaktadır. Burada bir örnek olarak, iyi bir yogi olan Buddha’yı gösterebiliriz; Buddha ne zaman ki, bir ağacın altına oturarak, ”Ben kendimi bilmeden buradan kalkmayacağım” demiştir, ve içsel farkındalığa o gece ulaşmıştır! Bu bir inatlaşma ya da hırslanma değil, kararlılık ve azimdir.

Veda’larda dediği gibi, Tat Tvam Asi (Siz O’sunuz).

Sevgiler,

Anu.

Hiç yorum yok: